evet.
basmanız gerekir.
normalde kucağa alınacak yaşta olan çocuklar için ücretsiz. bu da galiba 4 ya da 5 yaş içindi. sonrası için akbil.
bir nevi inisiyatife kalmış da diyebiliriz.

Ufak gosteriyorsa eger basmadan gecirin. Kalabaliksa ve buyuk duruyorsa bile gecirin.

o çocuğun paso çıkartma zamanı gelmiş de geçiyor. bile.

geçsin turnikenin altından kim ne diyecek.

alttan itele gitsin

Elimizi kolumuzu sallaya sallaya geçtik o alttan geçti ama sıkıntı çıkmadı

Hocam 2 bile zor.. cok emek istiyor hayvan. 3 eger cidden bakacaksan zor bence. Ama sevgim coktur dersen bakabilirsin.

2nin üzerine çıkmamanızı tavsiye ederim ben de.

Maddi açıdan değil de, mesela seyahat etmek zorunda kalıyorsun kabine 2 kedi alıyorlar vs. 3 kediyi birden veterinere götürmek de biraz zahmetli.
Ama 3 kedi çok olur diye sokakta bakmaya çalıştığım yavru kedi ortadan kaybolup, 2 gün sonra ıslak ve hasta olarak karşıma çıkınca başlarım zorluğuna deyip aldım eve getirdim. Pişman olduğum tek şey hayvanı daha önce eve almamış olmak. Durduk yere hasta oldu bir hafta antibiyotik yedi yavrucak. 2 yaşında şimdi, yukarıda bahsettiklerim haricinde bir zorluğu olmadı.

3 kedi sahibi bir insan olarak hayır diyorum. tabii temizliğe biraz daha fazla dikkat etmek gerekiyor.

bir de bunlar kendi aralarında boğuşup tepişiyorlar, enerjilerini harcıyorlar yavru kedi size o kadar sardırmıyor. en güzeli bu.

tek kedi olunca kedi size sardırıyor.

evet mi hayır mı diyorsun tam anlamadım :D

hayır zor değil.

ofof bilemedim.
sahiplenirsem sokaktan engelli bir tane sahipleneceğim ama bir düşüneyim.

oha haftada 3 kilo ne demek?

sağlıklı olan haftada 1 kilodur. ve kilo verme garantisi yoktur. her hafta kilo verilmeyebilir.

şaka olarak yazdığınızı düşünüyorum. haftada 3 kilo veren yakında tahtalı köye gider.

@mea maxima culpa
ya öyle bir isteğim yok,zaten sağlıklı oldugunu düşünmüyorum =)
sadece etrafımda çok hızlı kilo veren insanlar var,ben 2 haftada gr oynamayınca tartıda
sinir oluyorum.
bir gün 500 gr az gözüküyor,ertesi gün 600 gr fazla.
her gün tartılmamak lazım da işte dayanamıyorum:D

sarısıyla 2 yumurtalı omlet yerine sadece beyazından 4-5 yumurta yiyebilirsin. yağda değil haşlama olsun.

balı bırak. onun yerine fıstık ezmesi ye.

akşam yoğurdu yeme ya da light ye. çorba kremalı olmasın.

sabah çay içme, maden suyu iç.

@trumanshow @douchebag

light ürün olayı karışık sanırım.Öneren doktor da var önermeyen de.
ben peynir ve yoğurdu light alıyorum normalde.
Doğrusu nedir,herkes başka bir sey söylüyor.

ya bi de niye çay içmiyorum? çay içeydim iyiydi,çay seviyorum ben.şekersiz fln.

Bu diyet yöntemiyle sürekli kilo alır verirsin. Cevap;
(bkz: ketojenik diyet)

Sabah kahvaltısında yediğiniz bir yemek kaşığı balın teknik olarak bir somun ekmekten farkı yok. Hatta içindeki şeker tahıl ekmeğindeki gibi kompleks değil de basit şeker olduğu için Nutella yemiş gibi oluyorsunuz esasında. Sabah saatlerinde insülini bu kadar çıldırtacak düzeyde besin almayı önermem. Ligt peynir gereksiz; doğru düzgün yağlı peynir yiyin. Hayvansal ürünlerin her zaman yağlı olanını yiyin, hayvansal ürünlerdeki yağlar (Doymuş yağlar) birçok vitaminin ve esansiyel yağların sentezlenmesine bağışıklık sisteminin güçlenmesine hücre zarların onarımına kalsiyum emilimine ve iyi kolesterolün artmasına yardımcıdır. Kaçmayın hayvansal yağlardan. Kibrit kutusu büyüklüğünde yemenize de gerek yok ayrıca doyana kadar yiyin.

Öğle yemeği iyi fakat yağ oranı az, o zeytinyağını biraz daha artırın. Zeytinyağı tereyağı kullanımı artarsa, şekere olan istek de azalır.

Akşam yemeği de öğlenin benzeri olsun. Etin gramını biraz daha düşürseniz olur. 150 gram yeter. Çorbalar genelde unla kıvamlaştırılıyor, pek faydalı değil. Onun yerine herhangi bir sebze yemeği öneririm. Salata yine yağlı olsun. Zeytinyağı tüketmekten kaçınmayın. Benim midem kaldırsa bardağa koyup içecem ama yapamıyorum.

"Pilav,makarna,kahvaltıdaki light 1 dilim harici herhangi bir ekmek,abur cubur,fast food,kola vs hiçbir şey tüketmiyorum." Tükettiğiniz şeylerle tüketmediğiniz şeylerin ismi farklı olsa da, vücuda girince temelde aynı etkiyi gösteriyor. Diyet döneminde onları da tüketmemenizi öneririm.

Beslenme yoluyla protein almada sıkıntın yoksa, protein shake ve benzerleri gereksiz.


Vücut yediğiniz yemekleri depolarken, 1 gram glukoz başına 3 gram da su depolar. Diyetin başında verilen o 3 kilolar 5 kilolar hep o su. Yağ değil yani. Vücut yağ yakmaya hemen başlamaz. Önce ne oluyor ne bitiyor diye etrafı bi izler, gerekli şartlar oluşturulduğunda yağ yakmaya başlar. Yağ almak da yakmak da belli bir sistemin içinde gerçekleşir. Ha deyince olmaz ikisi de.

Diyetisyen meselesine gelirsek; o da size kibrit kutusu büyüklüğünde light peynir, öğün başına 3 dilim ekmek, öğle yemeğinde tavuğun yanında pilav verecek. Böyle gereksiz bir durum için 400 lira vermek ne kadar mantıklı bilmiyorum.

Başarılar.

müze kısmı değil derken? san pietro'yu mu kastediyorsun?

Ayin son pazar gunu ucretsiz mesela:)

taze dondurulmus daha saglikli olur. ama konserve de cok zararli degil. sonucta icine koruyucu ekliyorlar ama onu evde konserve yaparken de ekliyoruz bir sekil.

İkisi de işlem görmüş ürünler, biri diğerinden daha sağlıklı değil. Konserve ürünlerin üstünde "Koruyucu katkı maddesi içermez" yazar ama bu hiçbir kimyasal işlemden geçmediği anlamına gelmez. Hepsi ısıl işlem gören ürünler. O raflarda bozulmadan haftalarca durmasının nedeni o. Keza dondurulmuş ürünler de öyle.

Bir de; (bkz: monosodyum glutamat)

Elde ettiğin sağlık faktör farkı didikleme uğraşına değmiyor. Beğendiğini al, yalnız güvendiğin bir marka olsun.

@angelus dondurulmuş bezelyelerde katkı maddesi mi var?

Dondurulmuş gıdalar piyasaya sürülürken evde yaptığımız gibi bir işlem uygulanmıyor; belli bir miktar pişiriliyor, o pişirme sırasında ömrünü uzatan koruyucular ekleniyor, daha sonra tamamen donduruluyor. Muhteviyatlarında koruyucu madde olduğu gibi tam bir pişirim yapılmadığı için bakteri oluşumuna da zemin hazırlıyor bu tür ürünler. Ayrıca bu pişirme soğutma sırasında meyvenin sebzenin var olan tüm vitamini minareli yok oluyor. Koyunun keçininin yediği ottan bir farkı kalmıyor.

e ama paketlerinin üstünde bir şey yazmıyor. örneğimizden gidersek içindekiler: bezelye diyor?

Konserve ürünlerin paketinde de "Koruyucu katkı maddesi içermez" yazar, ama bu "Katkı maddesi içermez" anlamına gelmez. Dondurulmuş gıda için de aynı şeyi düşün. Kaldı ki içindekiler kısmında salt "Bezelye" yazmaz; o paketin içeriği. Normalde besin değerlerinin olduğu bölümde ne işlemden geçtiyse yazması lazım. Yazmıyorsa problem var demektir.

Burasi yine gida uzmani dolmus.

Gencler eger aldiginiz urun merdiven alti uretim degilse icindekilerde katki maddesi belirtilmemisse katki maddesi yoktur.

Yok efendim yogurtlara kivami kati olsun diye kirec katiyolar efendim konservenin suyunun icine attiriyorlar falan gibi efsaneleri bos geciniz.

buyuk sanayi firmalari icine bir sey katiyorsa bunu icindekiler bolumune yazar. Zira yazmadigi durumda yakalandigi an marka degeri vs. yuzunden kaybedecegi zarari asla goze almaz.

eger herhangi buyuk bir gida firmasinin icindekileri belirtmeden bir katki ilavesi yaptigini iddia eden varsa kaynaklarla konussun ve o firmayi delillerle birlikte mahkemeye verelim.

@angelus amacım kesinlikle tartışmak değil ama sürekli gıda konusunda yorumlar yazıyorsun, mesleğin mi yoksa ilgi alanın okudun öğrendin mi? dediğin bir çok şeyi ilk kez duyuyorum.(mesleğim değil sadece yediklerime dikkat ediyorum)

örn:dondurulmuş gıda katkı maddesi

Benim de mesleğim değil, ben de ne yediğime dikkat ediyorum. Kaldı ki benim hiçbir konuda iddiam yok; yani bu illa böyledir demiyorum. Araştırdıklarımdan aklıma, yatan bana doğru gelen neyse onu söylüyorum. Yani "Ben kesin doğru söylüyorum bana inanın" gibi bir derdim yok. Yalan da söylüyor olabilirim.

içindekiler kısmında iglo'da sadece bezelye yazıyor, superfresh'de yıkanmış, ayıklanmış bezelye yazıyor.

iglo'nun üzerinde toplandıktan sonra 2,5 saat içerisinde -40 derecede dondurulmuştur diyor.

problemlerinizi ilaçsız çözmeye çalışın kullanmayın.

o ilacı alırken de sorunu kendiniz çözmeniz gerekiyor, almazken de. en temizi hiç bulaşmadan çözmeye çalışın derdinizi.

Kullanma!

sinirli ve mutsuz olma sebebin ne?

doktora danışmadan mı kullanacaksın, anlamadım? yabma:(

problemlerinizi duyurudaki bilinçsiz kitleye değil doktorlara danışarak çözmeye çalışın.

kullanma. hiçbir insanın bu tarz ilaçlara ihtiyaç duyduğunu düşünmüyorum.

mea +1

2 yıllık ilaç ve psikolog deneyiminden sonra söylüyorum yapma etme :D

haşladıktan sonra biraz tereyağında çeviriyorlar onları.

ben de yapiyorum onu her aksam. sanirim isin sirri buharda pismesi.

Buharda pişiriyorlardır. Belki hafiften sosluyor olabilirler limon ve zeytinyağıyla.

buharda pişmesi büyük bir yalan. ne buharda pişirme ayakları aparatları aldım da olmadı.

soğuk suya sebzeleri koyup birlikte ısıtmayın. makarna gibi önce suyu kaynatın, sonra sebzeleri atın. haşlama suyuna da biraz karbonat atın. haşlanınca da çıkarıp soğuk hatta buzlu suya atın. bu rengini koruması için. yoksa ister buharda pişir, ister suda pişir, yeşil sebze sana soluk bir şey oluyor, daha görünümden kaybediyor. çok öldürmeden pişirin.

sonra evet tereyağında çeviriyorlar bir de.

buharda pisirme bir safsatadir. yagli kaynar suda biraz bekletiyorlar hop ordan tabaga. hepsi bu. olay yagli su.

artık (bkz: yok öyle bir şey)

eczacıya değil de veterinere danışsanız daha iyi olurdu sanki.

Pek vaktim olmadığı için açık veteriner bulamadım, son anda karar vermek zorunda kaldım.

veterinere sorun kesinlikle. mesela parasetamol içeren düşük dozlu ilaçlar çocuklara verilirken kedileri öldürür. çünkü parasetamole yönelik bir karaciğerleri yok. kediler için zehirli. öldürebilirsiniz kedinizi. derhal veterinere sorun.

bildiğim kadarıyla hydroxyzine dihydrochloride kedi ve köpeklerde kullanılabiliyor ama hayvan farmakolojisi bilmiyorum. sorun kesinlikle.

kedi çok küçük daha ilaç fazla gelebilir.

18 saatlik yolculuk çok uzun, kediyi bırakabileceğiniz ya da evinize uğrayacak arkadaşınız, komşunuz yok mu?

hiçbir şey yapamazsan bir petshopa ya da veterinere ver 3 hafta sonra geri alırsın. 3 aylık bir kedi ne 18 saat yolculuğu ne de ilacı kaldırır. bunun bi de dönüşü var. bak çok net söylüyorum öldürürsün yavruyu.

3 haftalık yalnızlıktansa 18 saatlik yolculuk mantıklı gelmişti :( kimse yok bakabilecek, herkes benim gibi memlekete gidiyor.

Kaldıramaz. Kaldırsa da psikolojisi alt üst olur. Facebook aracılığıyla hayvanseverlerle iletişime geçip bi çözüm bulabilirsin.

Cevaplar için teşekkürler. Her gün sadece mama vermek için gelecek birini buldum. Sanırım 3 hafta değil de 2 haftalık tatil yaparsam daha az depresyona girecek. Bunun geri dönüşünü de düşünürsek hiç mantıklı gelmedi söylediklerinizle birlikte.

en iyisi olmuş. keşke yakın olsaydık, yardım edebilirdik

haftada 2-3 mast.. hahahahahahahahahahhahahahahhahaa

hahahaha namus ninjası ne oldu :))

Önce sosyalleşsin (sanal değil) sonra sevgili edinsin.

seks bağımlısı falan değil, hatta düzenli ilişkisi olsa gayet normalin altında bir cinsel ilişki performansı olmuş olacak.

o yüzden buna bir dert olarak yaklaşmak yerine, ona duygusal olarak sevebileceği (bkz: duygusal sevmek :) ) bir arkadaş edinmesi için yardım edebilirsiniz. Standart şeyler, farklı arkadaş ortamları- kız arkadaşın arkadaşları- iş arkadaşları olmadı iş arkadaşlarının arkadaşları gibi.

haftada 2 kere mastürbasyon yapıp seks bağımlısı mı olunuyormuş amk.

@parasite bu olağan değil mi ? Ben de soyledim de arkadasa

seks yapamadıkça baska sey dusunemiyor. daha ilk basamaklarda olan ihtiyacını normal karsılayamazsa nasıl baska seylere odaklansın. hayat böyle gecmez

çüküyle değil de beyniyle hayatına yön vermeyi telkin edebilirsin. şimdiden başlarsa yakın zamanda vücudunun onu değil de onun vücudunu kontrol edebileceğini öğrenir belki. bunun asosyallikle falan da alakası yok.

Fransız ve sen bir vakıf-dernek filan kurun. bu konular üzerine yoğunlaşın.

şehir dışında bir çiftlik evine kapanın. uzaylılardan haber filan bekleyin gece gündüz.

sonra aynı tip eşofman ve spor ayakkabı giyinerek ölmeyi bekleyebilirsiniz.

siz sağ biz selamet. sizin sıkıntılı yazılarınız dışında daha değişik şeyler okuyabiliriz o zaman duyuruda.

Şapı siktir et de antidepresan iyi gelir libidoya. Azaltır bayağı.

Kötü alışkanlığı yokmuş be güzel işte. İçkisi yok, kunarı yok. Bi seksi var, ona da karışmayın be kardeşim ajdnglflw

Takılsın işte yaa madem sevgili yapamıyo. Aids olduğunda zaten yapamaz ilerde.

Mastürbasyonu cumartesi-pazar yapiyorsa dogal. Ama sali-persembe yapiyorsa, iste bu bagimlilik göstergesi.

mozart in the jungle. bir sezon cıktı sadece ve 3 kere izledim. çıkalı 2 3 ay oldu. 10 bölüm. mükemmel bir yapım kesinlikle öneriyorum. çevremdeki herkese izlettim zaten :D

black mirror
the knick

en yeni seyrettiğim golden globe'da ödül alan transparent. çok kaliteli bir dizi. 25 dakikalık 10 bölüm. 1 sezon.

Forever. Konu pek yabancı değil ama baş rol oyuncusunun değişik bi özelliği var, izletir kendini.

Böyle bir şey belki yok gösterir sana ;)

onedio.com

Suits kesinlikle.

banshee

(bkz: broadchurch)

7.

5 ve 9 en azından olaya daha uygun geldi. 8 çok abartılı olur hem daha sonra takmaz bence... Genel olarak bu kolyeler yoldan geçen herkeste var daha özgün bir model alabilir ya da yaptırabilirsiniz.

6.

9 numara manidar.

6 veya 4

7

1 numara. diğerleri çok ama çok klişe

tez yazmak için her hafta bir günlük izinleri olan biri olarak yazıyorum, o iş pek izinle olamayabiliyor. yani eve kapanınca da verimli olamayabiliyor insan verimli olmaya motive değilse. motivasyon olmayınca konsantrasyon da gidiyor.

yani temelde sorun muhtemelen başka yerlerde olabilir, tez yazmak kuvvetli bireysel motivasyon gerektirebiliyor, canınızın çalışmak istememesi bu motivasyon eksikliğini gösteriyor ama yalnız değilsiniz, zor bir şey motive olmak, özellikle de kendinizi bu konuda az da olsa baskı altında ve yalnız hissediyorsanız.

çok olumsuzladım gibi oldu olayı ama öyle değil, daha kısa vadeli olarak birtakım yapıcı adımlar atılabilir elbette, işi küçük parçalara bölmek, sıraya koymak gibi şeyler deneyebilirsiniz. ki zaten tez blok halinde başına oturulup yazılan bir şey değil genellikle, parça parça inşa etmeniz gerekiyor.

örneğin kaynakçanız varsa o kaynakçadan bir şeyler yazmanız gerekiyorsa ilk iş kaynakçayı başlıklar halinde parçalara ayırmak olabilir. ikinci iş bu gruplanmış kaynakçanın içerisinde bir gruba odaklanmak ve ondan yazılabilecekleri çıkarmak olabilir. üçüncü iş o yazılmak üzere işaretlenmişleri word'e geçirmek olabilir gibi gibi iş kalemlerine bölebilirsiniz elinizdeki işi.

tezin ne alanda olduğunu ve sizin hangi aşamasında olduğunuzu bilemediğim için örneği farazi verdim. işi bu şekilde küçük adımlara ayırmak gerçekten yardımcı olabiliyor.

@nimberjack dediğiniz gibi parçalara ayırdım, iki haftalık gün gün planımı da yaptım aslında. ama motive olamıyorum. zorla da olsa izin aldım çalışmam gerek baskısıyla çalışıyorum ama çok çabuk dağılıyorum. sanırım bunda hocamın deadline olarak 3 hafta sonrasını vermiş olması ve biraz rahatlama hissinin gelmesi etkili oldu.

imkan varsa toplanın kütüphaneye. evde çok zor.

demek ki baskı varmış hakkaten, bir de insan çok tatil moduna bağlıyor öyle olunca, ona da ihtiyacı oluyor çünkü zihnin.

gün gün yaptığınız plan bile baskı yapıyor olabilir, sonuçta bu plana kesin uymam lazım hissi de ağırlık olarak geri dönebiliyor.

elinizde parçalar varsa bir yerden başlayıp sadece onun gerisini getirmeye çalışın her seferinde. bir de bir oturuşta saatlerce çalışma beklentiniz olmasın, kısa süre çalışıp sık sık ara verebilirsiniz, belki bir tempo tutturmanıza yardımcı olur.

pratikte yapılabilecek bu tür şeyler dışında çok bir şey yapabileni görmedim, tezde ilerleme kaydettikçe açılıyor insanlar genellikle sanırım, çalışmak da bir pratik beceri sonuçta, düzenli yapmayınca köreliyor. bir süre zorlanmak da normal sanırım yani. beklentiyi düşük tutmaya çalışıp o küçük parçalardan elden geldiğince bitirmeye çalışabilirsiniz.

ekstra motivasyon yaratacak bir şeyler söyleyemedim ama tez biraz da böyle bir şey, hele başka bir işle uğraşıp bir yandan tez yazıyorsanız, o yazma ve düzenli çalışma pratiği bir türlü edinilemeyebiliyor, kolay değil yani, en azından kendinizi kötü hissetmeyin :)

edit getirdim: mea +1, kütüphane de iyi fikirdir.

@mea maxima culpa evde de çalışıyorum aslında, hatta son 2 aydır çok da iyi çalışıyorum da ne olduysa birden hevesim gitti.

@nimberjack teşekkürler, tez böyle bir şey haklısınız. sanırım analiz kısmı beni yordu biraz. yazıyorum beğenmiyorum. ya da çok basit yazıyorum gibi geliyor. ingilizce yazıyorum o da geriyor. 1 saatte 3 satır yazdım mesela. yok bu fiil olmadı şunu mu kullansam vs. derken geçiyor, 1 saat sonra da sıkılıyorum zaten. böyle böyle olacak bir şekilde ne yapalım.

İki gündür bende de bir şey var ya çok atılım :(
Bişi mi var bu günlerde ay çekilmesi mars tutulması falan??

@emirkulu2 merkür gerilemesi varmış :)

solarlunarx.blogspot.com.tr

bir saatte 3 satır iyidir ya diycem, boş gaz veriyorum gibi olacak, ama siz iyi bir yerlerdesiniz sanırım, 2 aylık çalışmanın yorgunluğu da çıkıyor olabilir, toparlarsınız gibi geldi bana.

Merkür yarın geri gitmeye başlıyor.

hazırlanın :)

matematik altyapınız varsa olabilir bence. gujarati'nin kitaplar iyidir.

Kursu egitimi sertifika programi vs yok mudur istanbulda acaba

ingilizcen varsa coursera'da zivot'un dersi vardı, adam o alanın pirlerinden biridir, gayet güzel bir dersti.
www.coursera.org bir sonraki 23 şubat'ta başlıyormuş.

bir master programına başlayabilirsin mesela :)

Ya aslinda master istiyodum ama tezli aksam programi bulamadim iyi bi uni de. Calisiyorum sabahlari gitmem mumkun degil maalesef. O yuzden bilgi de uluslaradi poltik ekonomo masteri var ona baslicam

matematikten ziyade istatistik bilmek de faydalı.

tamam mühendismişsiniz ama ekonometri de çok kolay değildir.

Yav tamam kolay demedim zaten nasil ogrenirim dedim illa uni ye mi baslayayim yani:)

Ekonometri o kadar zor değil. İktisat öğrencilerine bakmayın, bir mühendisi çok zorlamaz. Kendi kendinize de öğrenirsiniz Ama önce neden öğrenmek istediğinizi netleştirin. Özel sektörde kariyer açısından düşünüyorsanız, finansal ekonometriyle ilgilenmek daha doğru olabilir. Bir de makro ekonomi ve finansal ekonomi kitaplarını gözden geçirmeniz isabetli olur.

ilgin varsa her türlü öğrenirsin. bir kitap bir kaç online dersle halledersin. iktisatçılara bakma.

@truman

abi sende biraz eşit ağırlıkçı kompleksi var sanırım. senaryo yazmışın hemen

Abi bence olay seni mutsuz eden seylerle ilgili cozum uretme ya da basa cikma yolu ogrenme. Bu da konusma ile olabilir ama ilac da cok onemli bi destektir lakin o ilaclarin etkisini hekim bile tam olarak kestiremiyorken kendini daha beter edersin.

ben bırakmaya çalışıyorum 1 aydır doz azaltımı yapıyorum, siz başlamayı planlıyorsunuz. tavsiyem hiç başlamayın geçici mutluluk veriyor sadece sonra baş ağrısı.

antidepresanlar tek başına tedavi edici olmazlar, bunun yanında bir terapi süreci olmadığı sürece anlık bir etkisini görebilirsiniz. Sürekli burkulan güçsüz bir bileğiniz olduğunu düşünün, desteklemek için bir atel kullanarak bir süre burkulmasını engelleyebilirsiniz, ama o bileği güçlendirmek için çalışmazsanız atel çıktığında bilek yine burkulmaya devam edecektir. bilmiyorum anlatabildim mi.

antidepresan uzun vadede hiçbir şeye çözüm değil, sadece halının altına süpürmek. senin ihtiyacın olan iyi bir terapist. bu bir profesyonel de olabilir bir arkadaş, eş dost da olabilir.

Oo o iş öyle olmaz

o iş öyle olmaz. ciddi bir sorunun yoksa hayata bakış açını değiştir ilaç kullanmak yerine. ömrünün sonuna kadar kullanamazsın.

not: bu entri ciddi sorunu olmayan kişi için yazıldı. tabiki ömrünün sonuna kadar psikolojik ilaçlar kullanmak zorunda olan insanlar var.

Ben de ayni senin gibiydim. Erteleme, tedavi ol. ilaclari doktor kontrolunde al ve doktor kontrolunde birak.

sakin erteleme. zamanina yazik. erteleyince hicbir aey duzelmiyor aksine daha beter oluyor.

Sağolun cevaplar için. Tahmin ediyordum cevapların bu yönde olacağını, yine de sorayım dedim.
Yalnız hiç psikiyatrist tavsiyesi gelmedi, İstanbul'da yaşıyorum, reklam vs sıkıntısı varsa mesaj da atabilirsiniz.

depresyon aspirin alır gibi antidepresan alıp geçiştirilecek bir rahatsızlık değil. ciddi sorunlara yol açıyor, intiharla bile sonuçlanabiliyor.

antidepresanlar çok ağır ilaçlar olmasa da kendi kafanıza başlayıp sonra yine kafanıza esince bırakılacak ilaçlar değil. uzun süre kullanılmaları gerekiyor. 1 ay aldım sıkıldım bırakıyorum demekle olmuyor. zaten ancak 20 günde etki göstermeye başlıyor bunlar.

ayrıca basit ilaçlar da olsa yan etkileri vs doktorun karar vermesi lazım size en iyi hangisi etki edecek.

gelelim sağlık sistemine. ne yazık ki sağlık sistemimiz çok kötü. psikiyatristler hastalarla 5-10 dakika görüşebiliyorlar. Ve elbette bu sürede ancak ilaç yazıyorlar. ilgili ve samimi olmaları neredeyse imkansız. terapi için en az 45 dakika gerekiyor ve bu da yüksek bir meblağ tutuyor. terapi mucize gibi çözüm yaratmaz, sizin ve psikolog-psikiyatristinizin uyumuna, sizin çabanıza bağlıdır. terapiye düzenli gitmek önemlidir ve bu gerçekten zordur. ayrıca terapinin size iyi geleceği garantisi de yoktur. aylarca gidip bir arpa boyu yol alamayabilirsiniz.

bunları bilerek ve kabul ederek doktora gidin. 2-3 defa psikoloğa gitmek hiç bir sonuca götürmez insanı.

son olarak da depresyonda beyin kimyanızın değiştiğini ve bunu dışardan telkinle, çevre değişimi, yok içki, yok eğlenceyle filan düzeltemeyeceğinizi söyleyeyim. beyin kimyanızı eski haline getirmek için ilaç tedavisi gerekiyor. depresyonda beyin seratonin üretimini de durdurduğu için ilaçsız iyileşme neredeyse imkansız.

bunlar benim bildiklerim ve tecrübelerim.

gec bosalmak için kullandım ayrı ayrı dönemlerde 10defa filan..net pişmanım..

beyni etkiliyor

April12th

april12th mi? :(

insta'dan da takip ediyorum. her acıkışımın sebebi oluyor resmen :(

bulutagaci.blogspot.com olmasi lazim

hayır, bu link değil arkadaşlar.

april olduğunu da sanmıyorum, hani kulağıma aşina gelmeyen bir kullanıcıydı yanlış hatırlamıyorsam.

çok dolu dolu bir blog değildi. sade ve çok az tarifler vardı henüz.

ben de birkaç tarifini denemiştim ama maalesef bende hatırlamıyorum kimdi.

Ben favorilemişim çok pardon :O

lakeside23.com

bilenler bilmeyenlerle paylaşmalı!

secilinpastadunyasi.blogspot.com.tr

burası olması lazım.

+1 mea, en azindan benim takip ettigim blog buydu, duyuru aracılığı ile.

bulutagaci buralardaysa kendisini beni instagramdan takip etmeyi bıraktığı için kınıyor ve laflar hazırlayamıyorum. o bize yemek hazırlasın. değil mi ama yani?

mea, senden bir önceki cevabımda zaten soruya cevap vermiş bulundum :)

ama link için teşekkürler, buna da bir göz atarım fakat benim önceliğim daha çok daha az zararlı kekler, onlar, bunlar, şunlar :)

profilo avm içerisindeki njoy spor salonu

ne kadar adam akılı bilmiyorum ama bi bak istersen

tek havuz benim bildiğim akatlar'da tsyd havuzu var. onun dışında hepsi spor merkezi içinde.

ve evet hepsi en az 1 yıllık üyelik istiyor.

en ucuz mac fit olduğu söyleniyor o da yıllık üye olursanız ayda 150 liraya geliyor diye reklam yapıyorlar.

başka bulamazsınız. otel havuzları süs havuzu gibidir.

bir de belediyenin, spor aş nin havuzları var. onları araştırın isterseniz. o da mecidiyeköye yakın olmayabilir.

macfitlerde havuz yok, aylık 65 yıllık yazılırsan 55 tl
point otelin havuzu yarı olimpik
fikriniz yok bari sallamayın

ben şu an bir mac fit'e üyeyim. havuz var. dağıtılan broşürlerde de bu fiyat yazıyor.

kusura bakmayın. niye kafamdan hikayeler uydurayım ki?

point Otel'in havuzu böyleymiş.

www.pointhotel.com

kulvarlara ayrılmadığı için yüzerken sorun olabilir. nasıl isterseniz.

Mantar. Mercimek. Nohut. Bolca yiyiniz. Bilhassa yesil mercimek yemegi yapabilirsiniz .

hayvansal proteinleri sebzelerden karşılayamazsınız.

alacağınız bitkisel proteinler ise kaslarınıza yardımcı olmaz. insanoğlu'nun yapısı gereği etle beslenmesi gerekir, vejetaryen olmak yırtıcı olduğumuzu değiştirmiyor. yumurta falan yiyorsunuz sanırım (vegan değilseniz)
yumurta, peynir, süt; bunlar hayvansal proteinlerin alımında çok önemlidir.

etten almadığın proteini tabletlerle al (o da telafi ediyor mu kesin değil). başka şansın yok.

bakliyatları ön plana çıkarmanız gerekecek. bakliyattaki protein yeterli mi derseniz hala tartışılan bir şey ama kesinlikle hiç yoktan iyidir.

yeşil mercimek yemeği benim favori etsiz yemeklerimden. ayrıca kuru börülceyi haşlayıp salatalarınıza ilave edebilirsiniz. doyuruculuğu da proteini de iyidir.

hazır nugget gibi ürünlerin muadili var mı, bulunur mu hiç bilemiyorum, öyle bir ürün görmedim sanırım. (:

gdo'suz soya kıyması al. ben severek yiyorum. köfte yapılmıyor ama bolonez sosu, dolma filan oluyor. tad farkı da ben çok alamadım.

***
hayvansal proteinler ihtiyacımız olan hemen hemen tüm aminoasitleri barındırır. bitkisel proteinler ise esansiyel olarak adlandırdığımız bu aminoasitlerden birini ya da daha fazlasını içermez. bunu göz önünde bulundurarak, ihtiyacımız olan tüm aminoasitleri alabilmek için bu aminoasitleri barındıran yiyecekleri tüketmemiz gerekir.

daha önce bin kez denildi. hayvansal protein olarak adlandırmamızın nedeni besin kaynağını işaret etmek.

"alacağınız bitkisel proteinler ise kaslarınıza yardımcı olmaz."
bu ve benzeri safsatalara inanmayın araştırın.
www.wsj.com
www.health.com
www.health.harvard.edu
vegetariannutrition.net
www.vrg.org
burada bir beslenme tablosu var. omega 3&6, protein, demir, kalsiyum ihtiyacınızı hangi besinlerden karşılayabileceğinizi gösteriyor.
www.dropbox.com

vejeteryenlik ve veganlık farklı şeyler.

vejeteryenler yumurta, süt, peynir, tereyağı,yoğurt yiyor.

Bitkisel protein kalite sentezlenebilirlik ve vücutta işler hale gelme bakımından hayvansal proteinin yanından dahi geçemez. Ayrıca eksik aminoasitlidir; esansiyel aminoasitleri barındırmaz. Onun dışında, bakliyatın ihtiva ettiği protein insan sağlığı ve sindirimi için uygun değildir. Zira bitkisel kaynaklı proteinlerden lektin herhangi bir sindirime uğramadığı, yani aminoasitlere ayrılmadan bağırsak çeperine yapıştığı için vücut tarafından tanınmayıp bir virüs veya bakteri gibi bağışıklık sistemi tarafından saldırıya uğrar. Bu proteinler şekil itibari ile pankreasta ve beyinde bulunan proteinlere benzediği için bu bölgelerde antikor saldırısına uğrar ve uzun vadede şeker hastalığına ve MS'e neden olurlar. Tabii bunlar veganlar için geçerli. Vejetaryenler ayrıca süt yumurta vs. tüketmektedir fakat bitkisel kaynaklı proteinlerin yarattığı tahribat bu tip hayvansal proteinlerin sentezini de imkansız kılıyor. Yani vejetaryenler hayvansal protein alsa dahi yoğun bakliyat ve tahıl tüketimi nedeniyle hayvansal proteinlerden faydalanamıyorlar. Bir de soya protein açısından çok zengindir fakat bitkisel kaynaklı proteinlerin zararını bir kenara bırakırsak soya bol miktarda östrojen içermektedir, aşırı östrojen alımı da vücut için uygun değildir. Tabii bir de bitkisel kaynaklı proteinler sindirime uğramadığı için sürekli gaz şişkinlik ishal gibi problemlere de neden olurlar ama o konuya girmiyorum.

vegan olmayı düşünmüyorum.

vejetaryenliğe dönecek olursak... çok fazla tahıl tüketmesek, yeşil sebzelere ağırlık versek genel olarak. yoğurt, süt, peynir, yumurta gibi hayvansal besinlerden aldığımız proteinlerle hayatımızı idame ettirebilir miyiz? günde 2 kilo yoğurt yeme kapasitesine sahip bir insan olarak inanılmaz işime gelir bu.

özellikle angelus, sorum sana, sen yetkili bir abiye benziyosun :)

Tahıla ve bakliyata fazla yüklenmeden, ki bu herkes için geçerli esasında sadece vejetaryen/vegan çizgisinde bakmamak lazım. Özellikle yeşil bitkileri ve et yemeyeceğin için onun dışında kalan diğer hayvansal ürünleri tüketerek sağlıklı bir şekilde yaşarsın.

ayrıca kaslar için gerekli bcaa ve glutamin aminoasitleri ve keratine bitkisel ürünlerde yok. soyada protein var diye yüklenirseniz östrojen hormonu salgılatır. biliyoruz da konuşuyoruz fakat bazı arkadaşlar safsata der bu dediklerimize.

biliyorum, içiniz acıyor hayvanların öldürülmesine falan. fakat bu nüfusu ancak bu şekilde doyurabilirsiniz.

ahmet ümit'i görmüştüm tramvayda. hatta gelip yanıma oturmuştu.

bülent ersoy..

thy antalya uçağında görmüştüm

yıldırım türker.
gayrettepe metrosunun merdivenlerinden iniyodu, ellerinde pazar poşeti vardı.

tarık mengüç ve ajdar.

eminönü'de iskelede kadıköy vapurunu beklerken oğuz savaş'ı görmüştüm. görmemek imkansız zaten 2.13 adam. "anaa oğuz savaş lan" dedim kendi kendime ama o duymadı, uzaktaydı biraz. gidip imza mimza istesem mi diye düşündüm ama baktım etrafında ilgiyle bakan kimse yok, adam gayet sıradan bi' şekilde diğerleriyle birlikte vapur bekliyor, neyse dedim şimdi rahatsız etmeyeyim.

ben vapur beklerken biri imza istese sinirlenirim açıkçası.

popstar yiğit

dolmuş şöförü olmuş

Ben Afroditle aynı uçaktaydım :) Havaalanına inince bana yol sordu hatta :)

rüştü asyalı. hatta kaymakamlığın ordan geçiyor mu abi diye soru sormuşluğum bile var.

metrobüste necip uysal'ı görmüştüm.

Sebnem sonmez (besiktasta vapur beklerken)
Ajdar (kadikoyde otobus duraginda)

metrobüste 3-4 defa erdal bakkalı gördüm.

Taksim hacıosman metro hattında mert fırat'ı görmüştüm

Kadıköy Bağdat caddesinde dolmuşa binip bir tane Feneryolu uzatır mısınız dedim ve bir baktım parayı alıp uzatan amca Gazanfer Özcan.

Topçular feribotunda Mesut Yar'ı gördüm.. adamın saçları bembeyazdı tanıyamadım önce.. insanlar resmini çekmeye başlayınca dikkatli baktım öyle tanıdım..

sener sen, tunel'de gormustum

ivana sert. bide niran ünsal, mehmet ali erbil

selin demiratar.

taksim'de metrodan indiğimizde şişhane için nereye gitmesi gerektiğini sormuştu.

ajdar. fotoğraf da çektirdik minübüste

Bizim bolum baskani. Unlu ne arar la toplu tasimada.

çok garip ama ben ankara metrosu'nda barbaros şansal'ı gördüm. ankara'da ne işin var amk.

herkes ajdari gormus, biri şu adama araba alsın.

bennu yildirimlar minibuste gormustum. yer verecektim sonra vermedim vazgectim. iki uc durak sonra indi zaten

1980lerde Eminönü'ne giden bir belediye otubüsünde rahmetli Safiye Ayla arkamızdaki koltuğa oturmuştu.

Gözükmüyor. İntihar hiçbir zaman güzel gözükmez. Böyle bir durumu intihara nasıl bağladın diye düşündüm hatta. O kadar gözükmüyor.

Is arayiniz.

iş bulmak kolay, vasıfsız eleman olarak nereye kadar gidilir, elinde bi diploma olmadıktan sonra ne yapabilirim , bundan 10 sene sonram daha mı iyi olacak şimdi işe girsem

ben önce "neden beni evden kovmak istiyorlar?" sorusunu sorardım kendime. kendi hatalarımdan dolayı öyle düşünüyorlarsa "ben bunu hak ettim ama düzeltmeye çalışmalıyım." derdim.

ama aksi durum için bir şey söyleyemem.

birak 10 sene sonrayi bundan bir hafta sonrasi bile daha iyi olacak.

keke 20'li yaşlarımın başındayım, yıllardır kaydım olmasına rağmen okulda 1. sınıftayım, ailemden uzakta istanbul denen bok çukurunda kendi kazandığım parayla takılıyorum. durumun güllük gülistanlık değil ama kesinlikle intiharı düşündürecek kadar kötü değil. ha öyle olsa da intihar etme zaten ama o raddeye gelmene bile çooook var daha.

fazla radikal bir fikir olabilir bu ama sana tavsiyem ailenden uzaklaşıp kendine bir hayat kurman yönünde. burs veya kredi aldın mı daha önce? almadıysan o çıkabilir. yurt da çıkarsa yaşadın. sadece onun parasıyla bile, zor da olsa, yürürsün. okursun yani onu diyorum. çalışarak da okuyabilirsin. kolay iş değil ama yapan çok fazla öğrenci var. oluyo.

"yaşın kaç olmuş" diyenleri siktir et. sen ayağa kalk, işine bak. 19 yaşında yapmadıysan 22 yaşında yap. "yaşım kaç oldu" diye kendini yersen 40 yaşında da aynı yerde olursun.

get ap biaç!

valla keşke ders çalışmanın dışında hiç bir sorumluluğun olmadığı 20li yaşların başına dönebilsem.

değil intihar etmek dansöz getirir göbek atarım. o denli mutlu olurum yani.

yıllar sonra sen de aynı şeyi düşüneceksin.

neden yarım gün bir işte çalışıp günün geri kalanında da kütüphanede ders çalışıp anne babanla makul saatlerde daha uygun koşullarda kısa süreli görüşmeyi denemiyorsun?

"bundan 10 sene sonram daha mı iyi olacak şimdi işe girsem"

muhtemelen evet. kapı kapıyı açar. yeni insanlar, yeni ortam, yeni fırsatlar demek.

intihar mevzusu canınızı sıkmış olabilir ama bende ağır depresyon yaşıyorum ilaçlar kullanıyorum , sadece akıl istedim sizden yada örnekler verip motive etmeniz için açtım bu duyuruyu, intihar etmek istesem şurda şu kafenin önündeyim haberiniz olsun ben ölüyorum diye duyuru açmam en azından

lan adam dertleşmiş derdini sıkıntısını anlatmış intihar mektubu yazmamış 10 dakika sonra gidiyorum falan dememiş ne coştunuz? bak bak bak laflara bak zararı olmayan dandik dandik cevapları sileceğine bu duyuruyu silecekmiş. pardon da bu duyurunun ne zararı oldu sana şimdi? ne insanlar var şurada ya. bi faydan yok gölge etme bari.

20li yaşlarımın başındayım, hiç sermayem yokken deli gibi borca girdim sirf annem babam mutlu olsun diye eczane açtım bok gibi bi beldede. Yandaki eczacılarla ayrı, eğitimsiz halkla ayrı, ukala sağlık ocağı doktorlarıyla ayrı, elemanla ayrı, depoyla ayrı ugrasıyorum, dev gibi sorunlarım var, ha bunun yanına her ay binlerce lira ödemem, çeklerim var. Dünyanın bilmem kaç tane ülkesini gez, 6 yıl istanbulda yasa sonra 8-9bin nüfuslu beldeye gel, sıfır arkadas dost. 7 aydır her gün gelen hastaya gülümsemek için zorluyorum kendimi. Ailemi idare ediyorum ama ben eriyip bitiyorum.
Demem o ki bro, beterin beteri var. uzakta olmak daha iyihissettiriyo bazen, bunu düşün derim.
Ne istiyosan onu yap, nasıl mutlu olacaksan, en önemlisi de kendini düşün , başkalarını düşünerek hareket ettiğinde hep daha fazlasını istiyolar, ailen dahi olsa.
Bik bik k neymiş, silselermiş duyuruyu, sacma sapan milyonlarca duyuru acıldı, bu mu battı

evet, hayat bok gibi. 18 yaşındayken de bok gibiydi . 28 yaşındayım hala bok gibi. çok çabalayıp bazen bi nebze iyileştiği zamanlar oldu. çoğu zaman çabalamama rağmen bok gibi kalmaya devam etti. bazen de ben çabalamayı bıraktım. o zamanlar iyice boka sardı. intihar etmek benim için hep bir seçenek olmuştur. bir köşede durur. o seçeneğin varlığını bilmek rahatlatıyor beni. ama görülüyor ki bu zamana kadar seçmemişim. aslına bakarsan sadece 1 kere daha profiterol yemek için bile intihar etmeyebilirim. çok lezzetli değil mi lan? ve işin en iyi yanı hayatının boktanlığı profiterolün lezzetini bozmuyor.

konuya dönecek olursak; hayat bok gibi. (ama profiterol çok lezzetli)

bu arada intiharın ne şakası, ne düşüncesi komik değil.

eğer böyle düşünceleriniz varsa doktora görünün. sonra sonu kötü olur.

burada eleştiren arkadaşlar da haklı. komik ya da çok basit bir şeymiş gibi her yere de yazmayın.

intihara kalkışıp sonra kurtarılan arkadaşlarla da dalga geçmeyin.

dostum söylemesi elbette çok kolay burdan ama götü sık üniye git part time iş bul bitti gitti ;) şimdi o intihar olayını ordan sil bakim hadi evladım

ay ben üniversiteyi de kazandım ama hala aynı havadayım. intihar etmeye sebep bitmiyor. yaşamak için bul mesela. inadına yaşa.

gozukmuyor.

okul her zaman okunur. onu kafana takma. 20 degil 30 yasinda da universiteye gidebilirsin, yas kisitlamasi yok sonucta :)

ama calisma hayatina bir yerden baslaman, para kazanman sart. hemen is ara. bir uzmanligin olmadigi icin her onune gelen isi yapabiliyor olman da sart.

Arkadaşım hem okuyup hem güvenlikte çalışıyor. 2 bin liraya yakın maaş alıyor. Hazır para yemeye alışmışsın sen sanırım.ben de öyleydim ama düzelttim.

gözükmüyor fakat büyümek daha hoş gözükebilir. zira biraz geç kalmışsın gibi. kıçın rahata alışmış o kadar. ya ne olacaktı? beyimiz yan gelip yatarken birileri üzümle besleyip başkaları da cebine 200 er 200 er banknot mu sıkıştıracaktı?

babaların oğulları ile ilişkilerinin özellikle 20'li yaşlarda iğrenç bir hal aldığını düşünüyorum. çünkü şu an 20'lerinde olan erkeklerin babaları o yaşta muhtemelen evden ayrılmış hatta belki kendi yuvalarını kurmuşlardı. o yüzden hala okurken ya da çalışmıyorken "bundan adam olmaz" gözü ile bakıyorlar. muhtemelen onların babaları da onlar 18-20 yaşındayken vs. aynı şeyi düşünüyorlardı. nesil farkını, zamanın değiştiğini 25 yaşında bir bireyin evde kalmış olmadığını anlatmak çok da kolay değil ebeveynlere hele bir de doğu kültürü etkisi varsa. olur öyle.

"para veren yok" çok çocukça bir bakış olmuş. iş veren yok desem anlarım da ben üniversite'deyken bile utanıyordum babamdan para istemeye, kaç yaşına geldim hala babamın eline bakıyorum diye. "para veren yok, intihar etsem mi?" çok yanlış bir düşünce olmuş. bir iş bul çalış. herhangi bir üniversite okumadığın için yüksek maaş beklentin ya da "ben bu kadar sene bunun için mi okudum?" diye alan değiştirme zorunluluğundaki sinir harbi de yok. kendi paranı ye.

bir de son 1-2 haftadır zaten inanılmaz arttı bu intiharlı duyurular vs. ne kadar hazıra, kolaya alışmışsınız anasını satayım. 20-21 yaşında adam, daha her şeyin başındayken hayattan ümidini kesmiş sıkışınca.

iş bul +1
ailen ile aranın kısacık sürede nasıl düzeldiğine şaşacaksın.

Kendi hayatını sonlandırmak bir seçimdir, kimse senin seçimine müdahale edemez, sonlandırmak istiyorsan sonlandırırsın.

Tamamıyla dibe battığına karar verdiğin zaman bana özel mesaj at, sana yardımcı olabilirim.

Not: Yardım kısmı intihar ile ilgili değildir.

son sorunu dikkate bile almıyorum. lim5 + onyüzmilyon

Durumunla ilgili:
Baban parası olduğu halde sana para vermiyorsa iyi yapıyor. Çünkü rahatını bozmak istiyor. çünkü seni önemsiyor ve senin ayaklarının üzerinde durabilmen için kötü olmayı bile göze alıyor. Babana sonra teşekkür edeceksin. Parası yok diye vermiyorsa bu da senin için bir şans. kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğreneceksin. Şansını iyi değerlendirmen lazım. Bu biir.

Bak dün 23 yaşında bir arkadaşımız çok güzel bir soru sordu. Tavsiyeler istedi. Verilen cevapların hepsi de o kadar değerli ki. Hepsi deneyimlerden edinilmiş, yol gösterici cevaplardı.
Şimdi sen soruyorsun, herkes çeşitli şekillerde sana yanlış sonuca vardığını söylüyor. Sormakla iyi yapmışsın demek ki değil mi. Yanlış düşündüğünü anlamış oldun böylelikle. Doğru sorular doğru cevapları getirir.Bböyle "param yok okulu okuyamadım intihar edeyim ben madem öyleyse" gibi değil de; şu konuda sıkıntım var, napam nedem bi akıl verseniz gibi sorarsan verilen cevaplar daha nitelikli olur. Konu kendince vardığın sonuca kaymaz. Vardığın sonuç dedim ama aslında sonuca filan varmış değilsin, sen de biliyorsun zaten sonuca varmadığını. Bir sonuca varmak için konu hakkında araştırıp bilgilenmek ve bilgileri yorumlayabilmek lazım. Seninki biraz kaçak dövüş oluyor, yan çiziyorsun ya da şımarıklık ediyorsun.
Tekrar; soru sormak önemli, doğru soruları sormak çok daha önemli. Bu ikii.

İşin küçüğü büyüğü olmaz, işleyen demir ışıldar gibi sözlerimiz gökten zembille inmedi. eskilerin söylediği sözlerin altında deneyimler var. Altları boş değil, dolu.
Böyle, olumsuz, önyargılı "10 sene sonra n'olcak ki sanki" dediğin sürece sittin sene geçse aynı yerde saymaya devam edersin.
Önce bakış açını bi derle toparla.
Süt kazanına düşen iki kurbağanın hikayesini oku. Başarılı adamların başarı hikayelerini oku. Bilim adamlarının hikayelerini oku. Oku yani, boş durma. Ama nitelikli okuma yap. Seçerek ve düşünerek oku. Bakış açının nasıl değiştiğini göreceksin. Kendin de şaşacaksın sonrasında, ben nasıl öyle düşünmüşüm diyeceksin. Bu üüç.

Gelelim 20'li yaşların başlarında okul yok askerlik yok mevzuna. Şaşıracaksın ama yalnız değilsin, istatistiki olarak çok büyük bir kitlenin içindesin. Bundan sonra hangi kitlenin içinde olacağın da sadece ve sadece sana bağlı. Neye karar vereceksin?
Çünkü karar girdap oluşturur. Hiç bir engel tanımaz, tüm engelleri siler süpürür. Karar çok çok önemli. Bu dööört.

Sonuç:
Bir işe gir. İş beğenmemezlik yapma. En basit dediğin işten bile öğreneceğin çok şey var.
Üniversite okumak istiyorsan, meslek seçimini belirlemişsen işini o yönde ara. O sektörde olsun, getir götür olsun ne olursa olsun. Sektörü tanıman sonra çok işine yarar.
Bir yandan da sınava hazırlan.
Bir deneyimimi paylaşayım bu noktada. Okullar bittikten yıllar sonra bir kez daha sınava girdim. İki çocuklu çalışan bir anneydim. Koşullarımı anlatsam inanamazsın, işim o kadar yoğun ve yorucu ki. Çocuklar ufak. Ancak kendim için de bir şeyler yapmak istiyorum . İlgilendiğim konuda bilgilenmek istiyorum. Hiç çalışamadım desem yalan olmaz. Matematik konularına şöyle bi göz attım, toplasan 100 soru ya çözdüm ya çözmedim. Aldığım puan beni bile şaşırttı. Yaşamak, çalışma hayatı bana ne çok şey katmış meğer.
Demek istediğim şu, bir kenarda oturup kukumal kuşu gibi kara kara düşünme, kendini çürütme. Sahaya çık, oyuna gir. Terle, düş-kalk, yaralan, heyecanlan, sevin, zafer çığlıkları at... Hayatı böyle yaşarsan başlıktaki gibi demezsin. "Yaşıyom ben yaa :)" dersin.

hayat güzel bir şey değil zaten kardeşim. hayat ancak milyonerler için (yani sıkıntısı olmayan) ve sevip sevilenler için güzel.

Ha, bir de kimsenin hayatını trollemesine izin verme. Hiç kimsenin, hiç bir sözün, hiç bir davranışın.
Bir lafa bak laf mı diye bir de söyleyene bak adam mı diye. Ne yaptı ki şimdiye kadar diye sor kendine. Mızmızmız lara kulak asma. Kişinin aynası işi. Açık ve net.

ilk harfi y 5 harfli gibi

ne iyi ne de kötü.
şükürler olsun tabii.
ya senin?

bokum gibi

berbat geçiyor. senin?

senin bu soruyu sormanı bekleyerek geçiriyorduk, şükür sordun :)

keyfimin yerine gelmesini pek umut etmeyerek bekleyişle geçiyor.

ahaha çok güzel geçiyor :)

gayet güzel. keyfim yerinde. sen bunu sormadığın için eksiktik ama şimdi o da oldu.

yalnız geçiyor. türkçe pop dinliyorum.

finallerden sonra boşluğa düştüm, çok canım sıkılıyor.

şu an kafam durdu. aralıksız 10 saattir duyuruda takılıp ya insanlara cevap veriyorum ya mesaj üzerinden uzun uzun millete analiz yapıyorum. ama güzel bi akşamdı genel olarak.

ders çalışıyorum, ara tatili düşünerek.
www.youtube.com

çok boşum, boş boş oturuyorum, boşluktan sıkıldım diyenler hakkında fena şeyler düşünüyorum, içimden fena laflar ediyorum.

Geyik, sohbet, makara güzel geçti. Yatmaya hazırlık

Sınav var, çalışamıyorum. Mutsuzum ya. N'olcek bu okul işleri diye düşünüyorum.

sıkıcı be panpi

ölcem galiba la çok sıkıcı bro

aynı sorun maalesef bende de var. üniversite hayatım esnasında yurtta günde bir kitap bitirirdim neredeyse. şimdi evimde 1000'e yakın kitap var ama okuyacak vakit bulamıyorum gibi geliyor bana. internet facebook sözlük oyunlar aile hayatı derken... gerçekten bir başlangıç yapmak istiyor insan. yazı da yazardım aynı senin gibi.. ilham perilerini küstürdük herhalde..

bende de aynısı körlük ile başladı. süreci kırmak zor.

abla psikolojin bozuk. laf sokmak için demiyom. bende de aynı şey var ve getirebildiğim tek mantıklı açıklama bu. hevesin yok, heyecanın yok. hayatında bir şeyler eksik. kendini iyi hissetmiyorsun. okumayı ve yazmayı bir dönem hayatının parçası haline getirebilmiş, bunların eksikliğinden dolayı rahatsızlık duyan birisi ısrarla yazmamaya ve okumamaya devam ediyorsa hayatında eksik veya ters giden bir şey vardır. ciddi bir şey.

ben tekrar okuma alışkanlığımı ancak yaşadığım yeri değiştirip daha farklı bir hayat tarzı ourtunca kazanabilmiştim. onu kaybettim, okuma alışkanlığım da onunla birlikte tekrar gitti.

yani bu konuyu çok basit görmeyip daha köklü değişiklikler yapmaya çalışmanı öneririm. en basitinden odanı değiştirsen bile faydasını görürsün. çok küçük bir kıvılcım, hoşuna gidecek bir kitapla birleştiğinde en azından 2-3 ay götürecek bir okuma aşkına kavuşabilirsin. bunu kaybetmemek için ne yapmak lazım onu çözemedim ama, 3 ayda bir hayat tarzı mı değiştircem aq

sendrom olarak isimlendirmek gerekirse sanırım bizim sorunumuz en azından kendi adıma konuşacak olursam..oblomovluk durumu kronik bir tembellik var üzerimde. yaşlanmakla da ilgisi olabilir 30'lu yaşların ortasındayım. ama internette sörf yapacak, facebook gruplarında takılmaya vakit bulabiliyorsam sanırım kitap okumaya da bulmalıyım.

bu gazla kindle aldım elektronik destek hesabı, zira şu an bulunduğum şehirde kütüphanem yanımda değil. ama onda da basılı kitabı daha çok özlediğimi fark ettim.

en son ne mi okudum? geçen sene mayıs ayında ingilizce bir kitap almıştım. ağır da kitap aslında. 450 sayfa. aradan geçen aylar içerisinde ancak 300'üncü sayfaya gelmişim.. bazen kitap da sıkıyor elbette beni ama.. bazen 2 ay hiç dokunmadığım oldu bu kitaba.. yeni satın aldığım 2 kitap daha var. birisi dinlerin kökeni isimle ingilizce bir eser yine. ama o kitabı bitirmeden yeni kitaba da başlamak yapıma ters...

depresyona mı gireyim ne yapayım ya..

Benim en sevdigim kitaplari bitirememissin,okudugun kitaplarin turlerini degistir,sevmiyon demekki o tarzi..

kitap okuma konusunda biraz tecrübeli birisi olarak alışkanlıktan böyle olduğunu söyleyebilirim.

eskiden kitap okuma alışkanlığınız vardı, düzenli okuyordunuz. şimdilerde bu alışkanlığı bırakmışsınız.

aynı alışkanlığı tekrar edinebilirsiniz. birkaç gün üst üste kendinizi zorlayacaksınız ama.

psikiyatristler insanların yeni alışkanlıkları 15-20 günde öğrendiklerini söylüyor. bir şeyi 15-20 gün yapıyor ya da yapmıyorsanız buna alışıyorsunuz.

moral bozmadan okumaya devam. kendinize zaman ayırın sadece okumak için.

Bende de aynı sorun var. Evde boş vakitlerimde bilgisayarımdan uzak kalmaya dayanamıyorum. Bağımlıyım resmen. Dizi, film derken kitap okumaz oldum. E-kitap belki çözüm olabilir.

son dönemlerde bana da aynı şey oldu. edebiyat okurken haftada (mecburen tabii ama çok zevk de alarak) 3 kitap bitirirken son bir yılda hiçbir şey okuyamadım neredeyse.

şimdilerde yavaş yavaş ritme giriyorum, ingilizce kitapları bir kenara bıraktım, türkçe kısa hikayeler okuyorum. haldun taner, sait faik gibi. çok iyi geldi.

@mea'nın dediği gibi ritme tekrar girmekle alakalı. her gece uyuyana kadar, otobüste, bir yerde beklerken biraz biraz ama her gün okursan tekrar alışkanlığın oturacaktır.

www.huffingtonpost.com

Ortamdaki kadınlar ya ondan daha güzel ya da o arkadaşının özgüveni sıfır. Bir kadının sürekli erkek arkadaşını anlatması ''O çok mükemmel bi erkek. Ve sizinle değil benimle birlikte, dişi olarak sizi değil beni seçti.'' mesajı vererek bastırmaya çalıştığı kompleksini etraftaki kadınlara hissettirmeden güçlü olma kaygısıdır.

Hiç bir kadın ''Benim başım bağlı mı, bana yazmayın''. Kadın her zaman gelecek olan ilgiye olumlu cevap verir. Aldatacağından değil, beğenilme/ilgi görme ihtiyacı dna'sında çakılmış olan tüm dişi memeli hayvanların karakteristik özelliğidir. Öyle birşey demek istemiyor anlayacağın. Mesele ilk paragrafta yazdığım olgu.

yeni aşık, içi içine sığmıyo olsa arkadaşlarına anlatır, yeni tanıştığı iş arkadaşlarına değil. muhtemelen bana yazmayın mesajı veriyor.

buldumcuk olmuştur :)

kendini erkek arkadaşı ile ifade ediyor, erkek arkadaşı olmadan kendini değerli birisi olarak görmüyor, bir erkek arkadaş sahibi olmayı çok önemli bir meziyet-yetenek olarak görüyor.

anlayacağın özgüveni düşük @fayfa'nın dediği gibi.

bir de bunlar o an erkek arkadaşları olmasa bile durmadan eski erkek arkadaşlarından (ortaokuldakiler bile dahildir buna) bahsederler. durmadan onların hikayelerini dinle dur.

bence bana yazmayın diyor.

Standart gerzeklik, çok bir anlam aramamak lazım. Aramızda var bir çok örneği;

www.youtube.com

Fayfa teşhisi koymuş. Çok var böyleleri. Eskiden okumayanlar yapardı normal karşılardık, şimdi okumuş kadınlar da ben seçildim geyiği yapıyor ilginçtir.

- Benim başım bağlı mı, bana yazmayın mı demek istiyor olabilir mi?

Evet, olabilir. İhtimal dahilinde. Kendisine fazla ya da karşı cinsten alışık olmadığı derecede ilgi gösterildiyse durum böyle olabilir.

Bunun dışında; özgüven problemi yaşıyor, ortamdaki diğer kadınları kıskandırmaya çalışıyor olabilir ya da kendisi ilgi duyduğu birinden aynı şekilde ilgi görmediği için "ben zaten erkek arkadaşımı seviyorum, hıh" havasında ona bir şeyler kanıtlamaya çalışıyor olabilir.

Tabi gerçekten samimiyetle, konuşulan konulardan aklına erkek arkadaşı geldiği için ondan bahsediyor da olabilir.

Biz orada olmadan anlayamayız bunlardan hangisi olduğunu ama dinleyiciler hisseder. Bir tuhaflık varsa samimi değildir...

Sonuç olarak, olabilir de olmayabilir de. :)

Kesinlikle bana yazmayin diyor.

tavada olsa ? şöyle dökme demir bi tava varsa mesela.

Seramik var, be ne zaman tavada yapsam ev duman altı oluyor. Davlumbaz yetişemiyor o dumanı çekmeye.

Fırında etin suyunu korumak çok zor, bir şekilde salıyor suyunu. Pişirme tekniği olarak soruyorsan belki folyoya sarıp maksimum derecede yarım saat pişirirsen olur gibime geliyor ama mühürleme yapamadıktan sonra her türlü kuruyor et.

Eğer kol kalınlığında bir et pişirmeyeceksen fırında pişirmeye gerek yok. Youtube'a How to Cook perfect steak yaz, Jamie Oliver ve Gordon ramsey'in videolarını izle.

Önce her yüzünü yarım-bir dk mühürleyip fırına atsam nasıl olur?

tavada mühürle, sonra fırına at.

Mühürleme işlemi için en ideali döküm tavadır ama yoklukta seramik tava da iş görür. Seramik tavayı da kullanabilirsin bu iş için. Hatta başlamışken hiç fırına atma iki yüzünü de 2/3 dakika pişir yeter. Zaten 2 santim eti aha fazla pişirmene gerek yok. Evin dumanaltı olması da et mühürlemenin şanındandır, o kadar olacak artık.

arkadaş tavada yapınca ev kokuyor, havalandırma yeterli gelmiyor. o yüzden fırında yapmak istiyorum diyor. herkes tavada yap diye tekrar tekrar yazıyor.

hayret vallahi.

Mal olunmaz mal doğulur diye açılışı yapayım :)

malca geliyosa ilgilenmezsin, okumazsın bile. yani ne kadar mallar ya sizce de öyle değil mi gibi sorular bana saçma geliyor. bilmem.

hoşlanmadığın bir şeyi neden okuyorsun? bilgi sahibi olunması veya takip edilmesi gereken bir şey de değil.

Haklisin ben basliyorum mesaj kutuna bak.

Ciddi ciddi fuck budy arayanları okuma,bakire kız arama geyiklerini okuma,öğretmen trollemelerini okuma, doktor sövgülerini okuma.Bunları aratıp da okuduğumu mu sanıyorsunuz.Birini kapıdan kovsan pencereden giriyor.

Ahaha. ben tek tek okuyorum bence çok eğlenceli.

Adam cidi ciddi yazıyor, mühendisim yeşil gözlü adonisliyim, 1.80 boy 70 kilo filan.

hani sığır pazarında damızlık hayvan ilanı gibi bence:

x'leri okuma diye saydığın diğer başlıklarla bu farklı.

trolleme faaliyeti görülebilir bir alana yazılır, bilgi alınması gerekli alan içinde kalarak bu alanın sınırlarını zorlar ve zarar verme amaçlı bir faaliyettir.

bakire kız arama geyiği nedir bilmiyorum ama benzer bir trolleme mantığıyla yapıldığını düşünüyorum.

doktor sövgüleri de aynı yapıda. ancaj fuck buddy ilanları bir başlık ve o başlığa yazan bir sürü entryden ibaret. hayat içinde durduk yere karşına çıkan bir şey değil, doğrudan sana zarar vermek için önüne fırlatılan bir şey değil veya seni sıkıştırmak, alanını elinden almak amacı gütmüyor.

kısacası kapıdan kovsan bacadan girmiyor, sen merak edip onu kapından içeri alıyor sonra da gördüğün şeyden hoşlanmayarak bu konuda tam olarak hedefi belli olmayan bir şikayet dile getiriyorsun.

bunun "okuma" dışında bir çözümü yok.

ek olarak, eğer fuck buddy ilanları hayatta karşına negatif bir unsur olarak çıkıyor, senin işini zorlaştırıyor veya bir alanı senin elinden alabiliyorsa, amacının sorgulanabilir ve toplumun genel çoğunluğunca zararlı kabul edilebilir bir amaç olma olasılığı çok yüksek.

@rygard,

adamlar ciddi ciddi sözlüğe fuck buddy bulmak için ilan veriyor bu sana normal mi geliyor? Fxuck buddy kavramına karşı değilim karşı olmuş olsam da konu bu değil.Zavallılık ve mallık.

Bir umuttur yaşatan insanı.. :p

baya detaylı açıkladım ve "bana nasıl geldiği" ile ilgili bir fikir belirtmedim. gösterdiğin tepki tribüne oynamaya yönelik, yersiz ve anlamsız, oradan bir şey çıkmaz, zorlama.

Son olarak, osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yoktur.

Sana veya bir başkasına karşı tribünlere oynamadığımı savunma yada kanıtlama ihtiyacı duymuyorum bu konuda istediğini düşünebilirsin,ilgilenmiyorum.

Bir insanın mal olma kriteri birilerini (mesela beni) rahatsız etmesi değildir.Yaptıkları hareket malca olduğu için mal diyorum. Can Yücel'in deyişiyle "Bu memlekette göte göt denir"

o ilanlar ciddi miymiş lan?

Sıçıp sıvayınca "ben trollemiştim yeaa" ayağı çekenlere benziyorlar.

ben 1-2 kere denk geldim ama genelde goygoy dönüyor diye öyle geyik başlığı sandım.

şimdi sen deyince baktım adamalar ciddi ciddi ölçülerini, mesleklerini falan yazmışlar. çok ilginç.

acaba başarılı olan var mı?

hayır kendisine güvenen adam gider sözlükçülerin x hesabına profilini(oltayı) atar ve balıkları bekler.

valla bana normal geliyor her ne kadar çoğu arkadaşlara normal gelmese de.

daha doğrusu, bu adamlara/kadınlara verilen tepki bence çok daha "malca". beğenmiyorsan okumazsın. okuyorsan, yine beğenmiyorsan içinden "mal" der geçersin.

insanları aşağılamak için duyuru açmazsın, ya da altına yorum yapmazsın.

bana anormal gelen şeyler bunlar. anormalliği, anormallikle yok etmeye çalışıyorsunuz.

Gediksavaşları (Riftwar Saga)
Ejderha Mızrağı (Dragonlance)
Milenyum serisi (ejderha dövmeli kız diye biliriz biz)

r.a. salvatore - drizzt efsanesi serisi

Millenium serisi +1

yerdeniz serisi- Ursula k. le guin ben uclemesini okudum, sonrasinda 5e cikarmis ama devam etmedim. ince kitaplar, gayet keyiflilerdi.

vakif serisi isaac asimov

kara kule serisi stephen king

bir de okumadiysan sherlock holmes serisi tabii ki.

mutlaka oku diyeceğiniz bir seri var mı? hmm, evet düşünelim.

(bkz: kayıp zamanın izinde )

marcel proust'un 7 cilten oluşan dev eseri:

1) swann'ların tarafı
2) çiçek açmış genç kızların gölgesinde
3) guermantes tarafı
4) sodom ve gomorra
5) mahpus
6) albertine kayıp
7) yakalanan zaman

senin istediğin serilerden olmadı bu ama işte sormuşsun yazayım dedim :)

David Eddings - The Elenium
en.wikipedia.org

mea maxima culpa +1. ah o madlen ah :)

otostopçunun galaksi rehberi

Ejderha Mızrağı +1
Drizzt efsanesi +1

Dizisini izlemediysen Game of Thrones serisi de iyi.

zaman çarkı serisine başlayın. sizi zaten aylarca götürür (kendisi yaklaşık her biri 1000 sayfa olan 14 kitaptan oluşuyor)

drizzt +100

Sharlock serisini okudum.
Kara kule aslında akLida ama çok uzun bi seri değil mi?

Burda yazan serilerin Ekitap olanlari ile başlarım.

Milenyum olabilir mesela.

Grinin 50 tonu kız arkadaşım çok Seviyo. Ortak bi paylaşım olur diye okuycam

1 günde böyle en az 250 300 sayfalık kitapları bitiriyorsan gerçekten helal olsun.

Tess Gerristen'in Rizzoli/Isles serisi.

Evet bi günde bitiyor ortalama. Buz ve ateşin şarkısı gibi serilerde zor oluyor ama.
Çok isim var

ben duşa girmiştim kuzen almış telefonu, o yazmış bunları :)

Aylik min 10-25000 arasi. Kendileri belli bi duzen ayarliyorlar su gun bos su gun calisirim falan diye.

erkek milleti olarak çok malmışız.

işlem hatasını fark eden bi tek ben miyim? iki saat 700 tl üç saat 1500. yemeği escortun hazırlaması falan lazım bu durum için?

i leri de ı yazıyor sdhbksf

az bile geldi bana daha fazla olduklarını sanırdım. eskort dediğin partnerleriyle temiz, kurallı ilişkilere giren, hijyenik ve tüm bunlara ek olarak da model gibi kadınlar yani. hatta eşlik edendir mesleğinin çıkış yeri, davetlerde godomanların yanına yakışacak diksiyonu düzgün, az buz kültürlü, güzel giyimli ve düzgün fizikli olmalıdırlar. e güzel olan her şey lüks ve doğal olarak pahalı.

herkes o.. nun kalifiyesi mi olur diye bik bik öter ama para olsa kamp kurarlar :)

Belli ki kazanıyor. Baksana ya iş üstünde ya da başkalarına da cevap vermekten sana 8dk da bir cevap yazabilmis abla :)

Ben kız olsam 3 saat 1500 liradan 20 saat çalışırdım.günlük 10 bin lira.aylık 300 bin vay be :D

abı ısın hakkını yapanlar ıcın normal bu ucret...gecen sozlukte bı escortun hıkayesının lınkı vardı ablam..1000 dolar alıyor ama saatlık..sırf ustundekı gecelık 600 dolar yanı...

olum 2 saat 700 iken 3 saat 1000 falan olur diye düşündüm ben. neden bir anda artmış o zaman. bence 2 saat alsın üstüne bi saat daha alsın öyle daha ucuza geliyor. ahaha beyin bedava

Bu da avatarındaki fotosu :/
imgur.com

oha. biz de çok safmışız yav piyasa ne hale gelmiş.

yalnız şuradaki yorumları okudum da az bile istemiş kadın.

hatta sizin bu cevapları duyunca escortların biraraya gelip piyasayı yükseltmesi gerekir bence.

Yalnız o hatun o hatun değil :D
www.google.com

pm.

~hatunun benden çok karın kası var. o değilde eli yüzü düzgün vucudu iyi olan kadınlar boşuna okuyor. 4 yıl sonra bu kadar kazanamaz

O fotoyu koyma amacı neydi ki acaba? Belki vücudu ona yakındır.100 kiloluk biri gelecek hali yoktur sanırım.elden veriliyo para :D

ahahah tabii tabii. hatta yanlışlıkla arkadaşının resmini yüklemiştir :P

gerçekten az sizden istedikleri para. çünkü sizi kazıklayarak çok büyük hayat dersi veriyorlar.

bayağı iyi kazanıyorlarmış.
bir erkeklere kolay para kazanma yolu yok yav :(

bir de "Ben kız olsam 3 saat 1500 liradan 20 saat çalışırdım.günlük 10 bin lira.aylık 300 bin vay be :D" yorumuna kahkaha attım :D

O.ospuluğun yeni adı da eskort. Kusura bakmayın ama sizin gibi enayiler olduğu sürece az bile bu. Yanınızda kadın tutmayı beceremediğiniz için satın almak/kiralamak normal gelir size.

piyasayı yükseltmeyin oçlar :(

bi de hayır yani ben eskorta bir kez gitmiş adam değilim ama 30 yaşında duyuruda sevgili bulamıyorum diye ağlaşan kızlar "elinizde kadın tutamadığınız için bunlara para veriyosunuz" gibi talihsiz beyanatlarda bulunmasa keşke.

size ne kardeşim milletin neye para verdiğinden? veren var ki alıyor kız. alan memnun veren memnun, sizin ne haddinize enayi demek?

ondan sonra biz böyle yazınca da çirkin oluyoruz, terbiyesiz oluyoruz. akıllı olun haddinizi bilin bizi de çirkinleştirmeyin o zaman. ben sonra çok üzülüyorum ağlıyorum ama iş işten geçmiş oluyor.

O vücut o kıza aitse ben burada kafamı keserim :D o kızın o vücuda "yakın olma ihtimali" bile yok =D bunu geçtikten sonra, bence 2+2'den 4 saat alın da 1400 liraya gelsin. Yemek yedirip napcan, odaya hamburger söylersin boşver. :D

nikciğim şu naif yazışmadan bile karşı taraf taksisi olduğun anlaşılıyor vallahi. eskort kadına bile bu kadar kibar davranmışsın. dünya kadınları adına teşekkür ediyorum sana.

eskort olaylarına yabancıyım da dünyanın en pis işini yapıyorlar, erkeklere basit gibi görünse de iğrenç bir duygudur hepsi için eminim. o para normal yani.

bu akdar para kazanabilmesi için ciddi anlamda bakımlı,iyi vücutlu ve kültürlü olması lazım. Kendine yatırım yapıyor. Bence yüksek değil. Bizim kezbanlardan sonra 2 kelime cümle kurabilen, edalı, hoş kendinden emin hatunlar erkeklerin tabii ki hoşuna gidecektir.

kim kimi ..kiyor belli değil. 1500 tl ne yaa.

o paraya 1 ay ev geçindirenler var.

Çok safça sorulduğu için "bu sefer de ben çakayım" demiş.

Ya birader o paraları bunlara vereceğinize spor salonuna yazılın. Biraz vücut yapın. Güzel kıyafetler alın. Ortamlara akın, sevgili yapın.

Sevgili tribi istemiyorum geyikleri varsa veya sevgili aldatılıyorsa o ayrı tabii.

25 yaşında ölen(3-4 sene önceki cindy) travestinin bile Çankaya'da 5 evi vardı. Günde 2000 kazandığını söylüyordu. Yani bakımlı/güzel bir eskortun çok daha fazla kazanması şaşırtıcı değil.

hay escortunuzun bakımına da güzel vücuduna da.

fahişeye (bunun adı budur arkadaşlar, amerikada escort diyenler varsa bu değişmez) verilen para ile bir kız arkadaşla beraber vakit geçirirken harcanan parayı karşılaştıranlar yolunuz açık olsun.

arkadaş nasıl mideniz kaldırıyor böyle şeyleri. düşüncesi bile midemi kaldırıyor. hiç tanımadığım bir insan verdiğim para için bana rol yapacak. :(

ve daha önemlisi aynı insan birkaç saat sonra başkası ile yatacak. iiiğğğk

cevap olarak diyorum ki bakın aynı paraya bütün gece değişik hizmetler varmış. daha hesaplı bence. 2 tane kız ve bir de adam var. 4 kişi çeşitli kombinasyonlar. hem de bütün gece :P

www.hurriyet.com.tr

@mea culpa saat başı attığın postlar ile çok romantik ve sadığım asla fahişeye para vermem tribiyle burdan ekmek çıkarmaya çalışıyorsun gibi geldi kanks bileğine kuvvet

not: hiç seks için para vermedim

@der meister

İnsanın kendini bilmesi iyidir. Ne kadar çirkin olduğunu bir de benden duymaya ihtiyacın kalmamış.

Evet.

evet. kızın yerinde olsam engellerdim. "şimdi..." ile başlayan paragrafı okuyunca gülmeye başladım.

hahdsa hala gülüyorum.

kızı önce silmişsin kendi kendine trip yapıp sonra canın isteyince tekrar eklemişsin. ben olsam spam olarak bildirir sonra da engellerdim. senle mi uğraşıcam.

ergensin.

ilkokul geçen sene bittiyse yüzsüzlük değil.

yorumuna yanıt vermediği için niye arkadaşlıktan çıkarıyorsun

adeta tavsanin daga kusmesi.

yahu ne bileyim vefa arıyordum aslında.
en anlaştığım kişiydi kendisi.
soğuk davranmasaydı keşke.

içimde kaldı. @devilred: ergen değilim, sadece içime oturmuştu onun davranışı.
ama ben abartıyormuşum zaten yorumlarınıza göre.


geri çekeyim bari isteği.

1558 sene sonra görüştüğün kişiden ne sıcaklığı bekliyordun? eskidendi onlar. kız iyi bile davranmış bu tavırlar karşısında, sakin kalmış.

Haddinden fazla gereksiz bir hareket. Lutfen ilkokul arkadaslarina bu kadar duskun olma.

nickinden ilk ve orta dereceli okul ogrencisi anlamini cikardim. su halde, yaptigin normal

kimse senin yorumuna cevap vermek ya da arkadaş olarak kabul etmek zorunda değil.

cevap: evet yüzsüzlük.

Ilkokul arkadasliginin bir onemi yok. Birak kizin pesini afgdsegfd

diyorum ya, hiç mi hatrı yok eski günlerin?
ben zaten bu geçmişe dayanarak isteği yolladım. yoksa bir sürü kişi var istek yollamadığım vs.

hatrı varsa trip atıp silmeseydin. haketmişin.

Evet. Biraz ergen tavrı olmuş maalesef.

ilkokul arkadaşlığı mı kaldı? boş ver.

kıza bu kadar ısrarla teklif gönderince başka tarafa yormuştur haklı olarak.

o değil de sen niye durmadan böyle dengesiz hareketler yapıyorsun? bir ekle bir çıkar.

eğer çok fazla zaman harcamam gerekmezse evet

Ohohoho düşünemiyorum

hayır. hatalı kararlar alıp çemkirilen olmaktansa hatalı kararlar alana çemkiren olmayı tercih ederim ^^

allah korusun :p

evet, hollowlife'ı özleyeceksiniz. ARBEIT MACHT FREI.

kötü polis olmak isterim assında.

gizli mod olurum ben evet. tanınmış nicklerimle değil de. kimsenin bana ait olduğunu bilmediği diğer nicklerimden bir tanesiyle olurum.

çok da güzel olurum hani.. ne haksızlık yaparım ne araya hile hurda arkadaş kanka sokarım ne de kimseye ben modum derim. kuralların tamamına hakim biri olarak baya güzel bir yer haline getiririm burayı. yes

sucuk var dolapta yesem midem ağrır mı sorusunun silinmediği ama benim fikrimi belirttiğim birkaç paragraflık yazının silindiği bir ortamda hayır.

ne alaka?

fuck buddymle yaş farkı var. sizce sorun olabilir mööö demek formata uygun. ama fikir belirtmek hayyıııııııııııııııır.

evet, ayıracak zamanım ve insanlarla uğraşacak azmim var.
nereyi imzalıyoruz:)

Evet, tarafsizim.

şartlarda anlaşırsak neden olmasın...

Para vermiyolarsa hayır. Bedavaya kimse için çalışmam.

Ben iyiyim boyle, azcik asim agrisiz basim

istemem,

bugün okulda ettiğimiz bi muhabbeti hatırlattı bu soru,

zümre başkanı değişecek bizim, kim olacak acaba?
ben istemem, kim isterse o olsun, sorumluluk alıyorsun bedavaya, duyuru moderatörü olmak ben de herhangi bir heyecan uyandırmıyor. olsam ne olmasam ne, olsan daha kötü.

mayış yok, manevi tatmin yok; ne yapayım moderatörlüğü, işi gücü bırakıp, şu yanlış yaptı, sil. bu böyle yaptı düzelt, vs. vs. hiç hiç uğraşmak isteyeceğim bişey değil.

isterim.

hem vaktim var hem tarafsızım...neden olmasın

istemem. tarafsız olamayabilirim.

isterim. ama ben de çok fazla zaman harcayamam.

www.youtube.com

salatalara ve @heritage'ın verdiği linkteki guacomole gibi soslara kullanılıyor.

meyve gibi yenilmez. ayrıca kullanabilmeniz için olgunlaşıp yumuşamasını beklemeniz gerekiyor.

Sabah kahvaltısında üzerine (yumuşamış olacak) toz şeker dökün, ezin, kaşıkla yiyin. Çok güzel olur.

evvela sertse yenmeyecektir yumuşak olmalı. parmağınla bastırınca hafif çökmeli. sert ise gazete kağıdına sarıp oda sıcaklığında 2-3 gün bekletmek yetebilir.
en basit ve en lezzetli tariflerden biri için; avocado, 2 tatlı kaşığı sızma zeytinyağı, 1 limon
avocadoyu ikiye yarıp çekirdeğini alıyor ve soyuyoruz. bir tabağa koyup üzerine limon suyu zeytinyağı ekleyip tahta kaşıkla eziyoruz. pelte kıvamına geliyor.
bir tatlı kaşığıyla dal gitsin.
bunun dışında ton balığıyla ve tonlu salatayla, çok soğan içermeyen her türlü salatayla, hele tereyağlı makarnayla, yumurta patetes söğüşle müthiştir çok da sağlıklıdır. büyük hastasıyım.

avokadolu salata çok güzel oluyor.

yeşil elma ve parmesan dilimleriyle birlikte avokadolu yeşil salata yap derim. enfes.

ben ayrıca avokadoyu ikiye böldükten sonra kabuğunun içinden kaşık kaşık da yiyorum. :)

yirmibirellidokuz'un tarifine, 1 diş sarımsak ve biraz da tuz katarsan gerçekten dünyanın en güzel lezzetine erişebilirsin. diline tortulu gibi gelirse blenderda da çekebilirsin. sabah kahvaltıda filan ekmeğine sürüp ye.

Bir ara günaşırı tükettik hocam bunu, hem nasıl olgunlaşacağına hem de tariflerinden bir kısmına buradan ulaşabilirsiniz: www.yenideneyim.com

avocado ile puding veya çikolatalı kek bile yapılıyor.

pinterest'e "avocado recipe" yazıp arat, milyon değişik ve güzel tarif çıkar.

çok basit bir tatlı tarifi de benden.

avokadoyu eziyorsunuz. sonra içine bal ve ceviz koyuyorsunuz. mükemmel bir lezzette ve sağlıklı bir tatlı.

olduğu haliyle de yemeyi deneyin +1
sevme ihtimaliniz var bence. nötr bir tadı var.

meyvelerin şahıdır kendileri
şimdilerde çokça özlediğim

şiir bile yazdırır böyle :)

Avokadoyu ben de çok severim. Dışarı koyun 2-3 bekleyin yumuşar, cinsine göre kabuğu elle soyabileceğiniz hale gelir. Ben en kolay şekilde Küp gibi dilimlerle kesip üstüne limon sıkıp yiyorum(sarımsakta eklenebilir) veya salataya karıştırabilirsiniz, iyice yumuşarsa ezip mayonez yerine burger içinde vs kullanabilirsiniz, guacamole sos tarifi arayabilirsiniz, yeşil elmaya da çok yakışır.
Ezip balla karıştırıp kaşık kaşık yiyen de duydum ama benim tatlıyla çok aram yok diye denemedim.

evet

sen hep değişiksin wanted yumurtadan değildir o

bi de badiciler çok pis osururmuş diye okuduydum burda, birisi kız arkadaşının evine gidemiyomuş o yüzden. protein fazlası ondan herhalde

Vücut kokusu yapmıyor, hayır.

emirkulu2 +1 Evet, ben de buradan duymuştum vücutçular, badiciler çok fenaymış bu konuda. sen 2 tane yiyorsun gene çok şey değil. günde 4,5 yiyenler var badicilerden. onlar bir saldı mı apartmana yayılıyormuş :P tabi kişisel olarak bilmiyorum hiç öyle tanıdığım da olmadı sorayım ama buradan okumuştum.

osurtuyor. bir de dişlerini fırçalamazsan ağzın kokuyor. ama vücudun kokmuyor.

Yumurta yemek gaz oluşumuna neden olmaz. Daha doğrusu proteinler ve yağlar gaz oluşumuna neden olmaz. Gaz oluşumuna neden olan besinler sindirim esnasında probleme neden olan ve bağırsak florası tarafından çok sevilen başta fruktoz ve tahıl kaynaklı karbonhidratlar olmak üzere diğer karbonhidrat türleridir. Bunlar bakteriler tarafından sindirilmeye çalışılırken bu tür gazların açığa çıkmasına neden olmaktadır. Yumurtayla ilgili bir problem yok yani. Yemeye devam.

Günde 8 yumurta yediğim zamanlarda böyle bir olay yaşamadım.

vücut kokusunu kastetmiş yellenmeyi kastetmiş arkadaşın... çok osurtur ve gerçekten de leş gibi kokar osuruk...

arkadaş tam ilkokul öğrencilerinin muhabbetine dönmüş. onlar bu kokulu muhabbetleri çok sever.

yumurtadan hiç böyle bir şey görmedim, duymadım. ancak sindirim sisteminde sorun olanlarda olabilir.

Bir de bu turklerin hicbir yerde vazgecmedigi yarrak kafali aliskanliklarindan biridir. adam sabah kahvaltida yumurta yiyor sana ne amk ne yok kokardin kokmazdin, sokardin sokmazdin. Bu benim yemegim, yorum yapma, karisma, siktir git sessizce efendi gibi yemegini ye sonra kalk. Ne yorum yapiyosun benim tabagimla porsiyonumla. Sen de ye hocam yumurtani tok tutar, sagliklidir. Is yerinin ortasinda pat pat osurmayacagina gore o arkadasa b.k yemek dusuyor.

Koku filan yapmaz yumurta, çok da sağlıklı bir protein kaynağı ayrıca. yemeye devam.

Aynen öyle olursun. Bir de aynı renkse...

ya ben zaten kaz tüyü ceket işini anlamıyorum onu giyiyosan imajını düşünmüyor gibisin geliyor bana. götüm de donsa deri ceket giyiyorum karda kışta.

soruna gelince al bence parlarsın ortamlarda dikkat çekersin falan

gayet güzel. özellikle buradaki arkadaş kadar yakışıklıysan :)

spor giyinen gençlerde garip kaçacağını sanmıyorum.

Kaz tüyü bişey alma.sonra sağda solda uçuşan tüylerle uğraşmak zorunda kalırsın.

Nasıl bir şey alayım peki?

@diyarbakor karpuzu. Iyi at eski semer altinda da belli olur miydu neydi :))

Begendiysen al bunu. Guzel bence.

Şişme mont alma da ne alırsan al ^^

@aeroflot bana at dedin ve şimdi jokeyim gelecek

Peki bu?

www.morhipo.com

sarı kötü oldu. bizımla değılsın.

Yeşile kaçan sarı aslında o ya. tam sarı değil :(
Valla çıplak dolaşıcam artık. Çok sıkıldım.

Hoş bi sarı aslında olabilir ama çabuk kirlenir.

1. mont iyi bence.

eğer tenin buğday değilse sarı seç.çok Buğday ve esmere yakınlarda ise turuncu derim. turuncu yerine kırmızı olsaydı keşke:)Parlak bir lacivertte olur.

çok açık tenliysen ikisini de unut.

kaz tüyü mont zaten sıkıntılı, naylon oluyor yüzeyi, en ufak bir kül düşünce deliyor, hele açık renkte, bir de tüy çıkıp duruyor içinden.
bir de tabi zevk meselesi ama, kadında da erkekte de sarı turuncu gibi renkleri giyimde büyük bir parçaysa, hani olmuyor bence. şimdi bu adam yeşil, mavi gibi renkler giyse daha iyi olmaz mı :D

navy blazer güzel onu niye beğenmedin ki?

bahis analiz :)

Sabah 6bucukta kalkicam. Yatmam lazim ama burda takiliyorum mal gibi.

kütüphanede ders çalışıyorum. Öğlen sınavım var sabahlayacağım.

çöpü attım, bir kupaya çay koydum demleniyor.

çalışmaya başlıyorum.

sana da kolay gelsin.

Terminalde otobus bekliyorum.
Otobuste niyet mektubu yazacagim. Pasaportumu halletmeye gidiyorum. Ertesi gun istanbul'a donup belgelerimi yollayacagim finlandiya'ya.

ticaret tarihi çalışıyorum. elimde heyd'in yakındoğu ticaret tarihinin eski basımı var bir sözlük bir kitap çalışıyorum.

çalışanlara kolay gele...

wow oynuyordum az önce çıktım görevlerimi bitirip. şimdi de uyumaya çalışıyorum

Kitap okuyordum, baktım hızlı gidiyorum; kitap hemen tükenmesin diye okey oynamaya başladım.

Tabii ki finale çalışıyorum. Vize final haftalarımın vazgeçilmezi nabıyosunuz soruları <3

çağ kapatıp çağ açıyorum

hangi virüsü kapabileceğinizi düşünüyorsunuz?

Şimdiden allah rahmet eylesin virüsün tillahını gömmüştür sana. En iyi ihtimal serçe parçağa veda edersin.

Ciddi cevap: hayır zannetmiyorum.

kuduz olmuşsundur. ben olsam vasiyetimi yazar avukatıma gönderirdim.
hiç bir şey olmaz.

Bartenollosis gibi bisi vardi boyunda siskinlik yapan bir bakteri. bi de kuduz tabi ama kedi sanki kuduz degildi gibi.

@sulphur geçen yıl karkadaşım kedi severken kedi elini tırmaladı, ya kuduz olduysam diye gitmiş acile oradan hemen bir tetenoz birde kuduz aşısını yapmışlar,3-4 gün daha kuduz aşısı için gitti galiba. sonra asıl bu alanda uzman doktora gitmiş iki saat gülmüş buna. hatta kedi yüzünden değil ama aşı yüzünden hasta oldu.

böyle bişey olsaydı bütün veterinerler erken ölürdü. sonuç olarak hiçbişey olmaz.

aids kapmışsınız geçmiş olsun :(((

ya şaka mı yapıyosun allasen en fazla biraz kanar elin başka da bişi olmaz. ne korkuyosuynuz hayvanlardan ya.

Kuduz ve tetanoz asisina basladim bugun. Mevzubahis kuduz gibi bir sey olunca en ufak risk bile alinmaya deger olmuyor. Ben bunun tedavisi var saniyordum lan kac yildir.
Teknolojimiz cok zayif ya.